Tarih
Antik çağda Leukophrys, Yunan Mitolojisinde Tenedos adıyla anılan Bozcaada, stratejik konumundan dolayı çağlar boyunca birçok kez istilaya uğramış ve el değiştirmiştir. Adadaki nekrapol sahasında yapılan kazılardan anlaşıldığı üzere adanın tarihi M.Ö. 3000 yıllarına dayanıyor. Bozcaada’ya ait özel paraların bulunması nedeniyle Bozcaada’da çok eski zamanlarda önemli bir darphane bulunduğu tahmin edilmektedir. Gümüş olan bu paraların Perslerden daha önce basılmaya başlandığı, daha sonra da devam ettiği tahmin edilmektedir. Paranın bir yüzünde Zeus ve Hera’nın yarım yüzleri, diğer yüzünde çift balta, şarap kadehi ve üzüm salkımı bulunmaktadır. Bozcaada Nekropol alanı, Bozcaada’da kazı ve araştırmaların yetersiz olması sebebiyle adanın prehistoryası hakkında fazla bilgi bulunmamaktadır. Çanakkale Müzesi tarafından 1959, 1968, 1990-92 yıllarında kazılan nekropolde en eski İ.Ö. 3000’e ait mezarlar bulunmuştur. Daha sonra Rumlar ve Osmanlılar tarafından da mezarlık olarak kullanılan nekrapol son yıllara kadar çok fazla tahrip edilmeden gelebilmiştir.
Adanın bilinen sakinleri sırasıyla Pelasg’lar, Fenikeliler, Atinalılar, Yunanlılar, Persler, Büyük İskender, Bizanslar, Cenevizler, Venedikler ve Osmanlılar’dır. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesinden sonra Bozcaada, Türkler için önem kazanmış ve 1455’te Osmanlı topraklarına katılmıştır. Bu tarihten sonra Osmanlılar ve Venedikliler arasında Bozcaada için mücadeleler olmuş ve adanın hakimiyeti zaman zaman el değiştirmiştir. Osmanlı yönetiminde geçen uzun bir dönemden sonra, Balkan Savaşları sırasında 1912’de Yunanistan tarafından işgal edilen ada, I. Dünya savaşının Çanakkale Savaşları döneminde İngiliz ve Fransız kuvvetleri tarafından işgal edildi ve lojistik destek için kullanılmıştır. Bu dönemde müttefik kuvvetler Ayazma Tepesi’nde, Habbele Ovası ve Tepesinde savaş uçakları için üç pist yapmış; savaş sırasında müttefik askerleri, Bozcaada’da tedavi olmuş ve dinlenmiştir. Ada, Lozan Anlaşmasıyla 20 Eylül 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlanmıştır.
Mitoloji
Antik çağda Leukophrys, Yunan mitolojisinde ise Tenedos adıyla bilinen Bozcaada’nın mitolojide ilk geçtiği yer Tenedos ismini alması sırasındadır. Homeros’un İ.Ö 9.yy’da yazdığı sanılan Troya savaşlarını anlatan ünlü destanı İlyada’da, Tenedos isminin bir kaç kez geçtiğini görüyoruz. Troya, anakarada, Bozcaada’nın hemen karşısındaki tepede kurulu zengin bir kenttir. Savaş Yunan yarımadasından gelen Akhalar ile Anadolu’da yaşayan Troyalılar arasında geçer. Krallar kralı Agememnon’un yönetimindeki Akha donanması yiyecek ve içecek sağlamak için Tenedos’ta karaya çıkarlar. Troya’yı savaşla fethedemeyeceklerini anlayan Akhalılar bir hile hazırlarlar. Devasa bir tahta atı Troyalılara hediye olarak sunduktan sonra, savaşı artık bırakıp evlerine dönecekleri izlenimini yaratırlar. Ama gemileriyle uzaklaşıp Bozcaada’nın arkasında Ayazma denilen mevkide beklemeye koyulurlar. Troyalılar hediyenin tanrılara adandığını düşünerek kabul ederler. Savaşın yorgunluğu ve kutlamalarda içilen şarabın etkisiyle herkes uyuduğunda tahta ata gizlenen Akha askerleri atın içinden çıkarak, diğer askerlerin içeri girmesini sağlar, kaleyi ele geçirir ve kenti yağmalarlar. Troya savaşlarında önemli bir role sahip olan Bozcaada, mitolojik bağlantısını bugün de sürdürmektedir.